Son yıllarda küresel ekonomi, uzun süredir görülmeyen bir enflasyon dalgasıyla karşı karşıya. Pandemi sonrası toparlanma süreci, tedarik zinciri sorunları, enerji fiyatlarındaki artış ve jeopolitik gerilimler, dünya genelinde fiyatların hızla yükselmesine neden oldu. Bu süreçte hem gelişmiş ülkeler hem de gelişmekte olan ekonomiler benzer baskılarla mücadele ediyor.
Peki bu enflasyon neden bu kadar arttı? Ve ülkeler bu durumu kontrol altına almak için neler yapıyor?
COVID-19 salgını sırasında uygulanan kapanmalar nedeniyle tüketici harcamaları büyük ölçüde azaldı. Ancak pandemi sonrası ekonomilerin yeniden açılmasıyla birlikte ertelenen talep bir anda piyasaya yansıdı. Talep artarken arzın yavaş toparlanması, fiyatların yukarı çekilmesine neden oldu.
Lojistik ağlarında yaşanan aksaklıklar, üretim süreçlerinin kesintiye uğraması ve limanlarda oluşan yoğunluklar, mal ve hizmetlerin piyasaya ulaşmasını zorlaştırdı. Bu durum özellikle elektronik, otomotiv ve gıda sektörlerinde maliyetlerin artmasına yol açtı.
Doğalgaz, petrol ve kömür gibi enerji kaynaklarının fiyatlarındaki sert artış, üretim maliyetlerini doğrudan etkiledi. Aynı zamanda bu enerji kaynaklarına bağımlı olan sektörlerde de zincirleme fiyat artışları yaşandı. Rusya-Ukrayna savaşı bu artışı daha da tetikledi.
Pandemi döneminde merkez bankaları ve hükümetler ekonomik durgunluğu engellemek için ciddi miktarda para arzına yöneldi. Bu genişlemeci politikalar kısa vadede ekonomiyi canlandırsa da, enflasyonist baskıları beraberinde getirdi.
ABD Merkez Bankası (Fed), Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve birçok ülke merkez bankası, faiz oranlarını artırarak enflasyonla mücadele etmeye başladı. Yüksek faiz, tüketimi ve yatırımı yavaşlatarak talebi düşürmeyi hedefliyor.
Merkez bankaları bilanço daraltma yoluyla piyasadaki likiditeyi azaltma yönüne gidiyor. Bu, enflasyonu kontrol altında tutmak için uygulanan geleneksel yöntemlerden biridir.
Avrupa başta olmak üzere birçok ülke, enerji fiyatlarındaki dalgalanmalardan korunmak için yenilenebilir enerji yatırımlarına hız verdi. Uzun vadede bu stratejiler fiyat istikrarına katkı sağlayabilir.
Bazı ülkeler, özellikle temel gıda ve enerji ürünlerinde sübvansiyonlar uygulayarak enflasyonun halk üzerindeki etkisini hafifletmeye çalışıyor. Ancak bu politikalar uzun vadede sürdürülebilir olmayabiliyor.
Türkiye'de enflasyon, küresel gelişmelere ek olarak döviz kuru oynaklıkları, yüksek dışa bağımlılık ve beklenti yönetimindeki sorunlar nedeniyle daha yüksek seviyelerde seyrediyor. Para politikası tercihlerindeki farklılıklar da bu tabloyu etkiliyor.
Enflasyon, sadece yerel değil, aynı zamanda küresel bir sorun haline geldi. Dolayısıyla çözüm yolları da hem ülke bazında hem de uluslararası düzeyde ele alınmalı. Sürdürülebilir üretim politikaları, enerji dönüşümü, finansal istikrarı gözeten para politikaları ve merkez bankalarının şeffaf iletişimi bu sürecin yönetilmesinde kritik rol oynuyor.